
Bir kabukta beş tane, beşi de yeşildiler,
Bezelyeler dünyayı yemyeşil zannettiler.
Çünkü örtülüydüler kabukları içinde
Gitgide büyüdüler tabiat düzeninde.
Güneş irileşti, yağmur şeffaflaştırdı,
Sonunda bezelyeler olgunluğa ulaştı.
İçlerinden birisi şöyle bir soru sordu:
"Böyle hareketsizlik bizim için doğru mu?
Sararıp, sertleşiriz böyle kalırsak eğer,
Bu kabuğun dışı da elbet görmeğe değer."
Gerçekten, günler geçti, bezelyeler sarardı,
Şimdi de "Dünya sarı, sapsarı" diyorlardı.
Bir gün, bir sarsıntıyla yerlerinden koptular,
Birçok bezelyelerle torbalara doldular.
"Hah, hah...Artık bizi de açacaklar, diyerek"
Beklediler beşizler o anı sevinerek.
En küçüğü durumu pek merak ediyordu.
"İşlerimiz yolunda gidecek mi?" diyordu.
Birisi dedi " her iş olacağına varır,
Belki bir gün "Çat" diye bu kabukta kırılır."
Az sonra bir çocuğun eline geçti bunlar,
Dedi "Tam patlangaca göre, taneleri var."
Birini sürüp attı, fırladı ilk bezelye,
Hem de sevindi artık dünyaya çıktım, diye.
Fırlatılma sırası gelince ötekine,
Güneşi özler gibi hızla gitti o yöne.
Arkadan gelen iki bezelye uykucuydu,
"Dünya ne gürültülü, özgürlük denen bu mu?
Kafamız çatlamadan biraz uyusak şöyle"
Derken onlar da geçti çocukların eline,
İki tane patlangaç atılırken yan yana,
Dediler "İşte yine birlikteyiz ne ala!"
Sonuncusu en iri, ve en akıllısıydı.
Komşunun çatısından bir pencereye kaydı.
Orada biraz yosun biraz da toprak vardı.
Allah'tan başka kimse ne görür ne sorardı.
Yoksul bir kadın vardı bu çatıda oturan,
Gündelik hizmetlerle, ağır işle yorulan
Odun keser sobalar temizlerdi, zavallı
Bu yetmiyormuş gibi bir hasta kızı vardı,
Güzel kız hep yatar ne ölür, ne dirilirdi,
Kaybetmek korkusuyla annesi pek dertliydi.
Derdi: "Elimden aldı Tanrım büyük kızımı,
Bu yavrum, varım yoğum acaba bağışlar mı?
Yoksa yakında beni bırakır da gider mi?"
Bunu düşünmek bile titretiyor içimi.
Çocuk derdini sessiz, sabırla çekiyordu,
O yatıyor, annesi işine gidiyordu.
Günler geçti baharın tüm çiçekleri açtı,
Güneş ışıklarıyla ısıttı aydınlattı.
Artık kızın yatağı güneşli ve ılıktı,
Tavan arası temiz havalı aydınlıktı.
Anne bir gün işine gitmek için çıkarken,
Hasta kız pencerede bir filiz gördü birden.
Biraz doğrulur gibi yaparak yatağından,
Sordu "Nedir gördüğüm şu rüzgarda sallanan?"
Anne baktı, "A!, dedi,filiz çıkmış buradan.
Bir bezelye yeşermiş, onu büyüt, oyalan,
Yatağı şöyle camın yanına çekeyim ben,
Bu senin bahçen olsun eğlenirsin yalnızken."
Annesi döndüğünde kızcağız gülümsedi,
O gün, her günden iyi olduğunu söyledi.
"Güneş ve temiz hava sanki beni diriltti,
Ben de gelişeceğim aynı bezelye gibi."
Günler geçtikçe çocuk sağlığını kazandı,
Yerdeki yatağından bir gün yardımsız kalktı.
Hatta bir saat kadar çıkıp gezdi bahçede,
Öpücükler kondurdu sevdiği çiçeklere.
Bayram günüymüş gibi sevinçli ve mutluydu,
Artık hasta ve üzgün değildi; umutluydu.
Ellerini bir süre çiçeklerde gezdirdi.
Sonra güneşe bakıp, candan teşekkür etti.
Annesi bezelyeye daha özen gösterdi.
Kırılmaması için destek koydu su verdi.
Bezelye bu bakımdan çok faydalanıyordu.
Tomurcuklar açıyor, hem de boylanıyordu.
Anne de teşekkür ediyordu Allah'a
"Kızım için dikildi bu bezelye buraya,
Onun için yetişti, kalbime sevinç doldu,
Cici çiçek, Tanrımın sanki meleği oldu."
Diyerek gülümsedi, anne yüreği mutlu,
Bir tanecik yavrusu hastalıktan kurtuldu.
Öteki bezelyeler nerede mi yerleşti?
Kimini kuşlar yedi, kimi sularda şişti.
Yağmur oluğu ise, hayatından memnundu,
Yetişen bezelyede aslan payı onundu...
Hans Christian Andersen
Keyifli Okumalar :)
Masalı Dinlemek İsterseniz Lütfen Tıklayın :)
Yorumlar
Yorum Gönder